31 Aralık 2007 Pazartesi

Yüzme

İnsanoğlunun ilk çağlardan bu yana doğaya uyum sağlayabilmek için ihtiyaç duyduğu aktivitelere dayalı spor dalı. Önce hayvanların hareketlerini izleyen, sonra da suyun içinde kol ve bacaklarını içgüdüsel bir biçimde kımıldatan insan, kısa sürede yüzmeyi öğrendi. Ancak bu aktivitenin organize bir yarış biçimi haline gelmesi 19. yy'a rastlar Bununla birlikte bazı tarih kitaplarının Japonya'da yüzme yarışlarının çok daha eskilere dayandığını, 1603'te Japonların ilk ulusal yarışmayı düzenlediklerinden söz eder. Yüzme sporuna Avrupa kıtasında öncülük eden İngiliz'lerdir.

Yelken

İnsanoğlunun suyun kaldırma kuvvetinden istifade ederek kullandığı teknelere rüzgarın enerjisini de eklemesiyle oluşan ve önceleri bir ulaşım biçimiyken sonra doğayla mücadelenin ağır bastığı bir faaliyet halene gelen spor dalı. Özellikle açık denizlere kıyısı olan ülkelerin benimsediği yelkenli tekneler, ulaşım ve savaş amaçlarıyla da kullanıldı. Yelkenli bir spor dalı olarak benimseyen ilk ülke İngiltere'dir. 1693 yılında Seamark Cub adında bir kulübün kurulmasından sonra yelken sporu dünyanın diğer ülkelerine de yayıldı.

Okculuk

Kökeni insanoğlunun avcılık günlerine dayanan, oku bir yay aracılıyla hedefe göndermeyi amaçlayan spor dalı. Okçuluk ilk kez 1904 yılında olimpiyat programına alındı. Bu branşta ilk dönemlerde Fransa, Belçika ve İngiltere başarılı sonuçlar almış, daha sonraki dönemlerde Amerika, Sovyetler Birliği, Iskandinav ülkeleri ve İtalya bu ülkeleri izlemiştir.

Kış Sporları

Zorlu doğa koşullarına karşı, insanoğlunun çeşitli araçlar yardımıyla kar ve buz üzerinde hareket etmesine dayalı spor dalı. Kayak, kış sporlarının temelini oluşturur. Isvec'li arkeologların yaptığı kazılar, kayak sporunun en azından dört bin yıllık bir geçmişi olduğunu kanıtladı. 205 cm boyunca, orta yerindeki genişliği 15 cm olan kayakların cam ağacından yapıldığı anlaşıldı, M.S. 526-559 yıllarında Procopios'un yazılarında kayak müsabakalarına yer verildiği görüldü. 1891'de Avusturyalı Zdarsky (1874-1946) ilk spor kayağını yaptı. 1892'de Almanya, 1894'te Avusturya ve 1901 yılında Fransa'da başlayan kayak müsabakaları giderek kış sporları içine girdi.

Kürek

İnsanoğlunun denizler ve akarsularla basit araçlar kullanarak mücadelesini temel alan bir spor dalıdır. Küreğin ilk kez ne zaman ve kimler tarafından kullanıldığı tam olarak bilinmiyor. Ancak tarihsel kaynakların çoğu, küreğe benzer gereçlerin ilk olarak Akdeniz'de görüldüğünü, ilk kürek yarışmasının da Mısır'da Nil Nehri üzerinde yapıldığını öne sürerler. İlk kürek yarışı 1715 yılında İngiltere'de Thames Nehri'nde yapıldı. 1900 Paris Olimpiyatlarından beri olimpiyat programında yer alır.

Kano

Akarsularda zamanla olduğu gibi, güç doğa koşularıyla da mücadele etmeye dayanan ve küçük bir tekneyi tek kürek yardımıyla hedefe ulaştırma prensibi üzerine kurulu spor dalı. Kano, bir olimpiyat sporu olarak çok çeşitli teknelerle yapılır. Bu sınıflar kano ve kayak olmak üzere iki kategoriye ayrılmış olup, kanolara "Canadians" da denir. Kanolar Kızılderililerin teknelerinden doğmuştur.

Futbol

On birer kişilik iki takım arasında oynanan, küre biçiminde özel bir topun eller kullanılmadan ayak, kafa ve vücudun öteki kısımlarıyla vurularak rakip kaleye sokulmasına dayalı bir spor dalı. Futbol çağımızın en çok sevilen sporu olarak kabul edilir. Futbolun geçmişi M.Ö. 3000 yıllarına kadar dayanır. Çin'de imparator Huang Ti döneminde (M.Ö. 2697), askerlerin savaşa hazırlık amacıyla Tsu-Cuhu adıyla bir tur futbol oynadıkları, yazılı belgelerden anlaşılır. Bu topun deriden yapılmış, yuvarlak topun, iki kazık arasından geçirilmesine dayanıyordu. Bugünkü modern futbolun kaynağı İngiltere oldu. İngilizler 12.yy'dan itibaren futbol oynamaya başladılar. II Edward tarafından 1314 yılında yasaklandı. 17.yy'a kadar futbol hep gizli oynandı. Futbolculara da halk tarafından hep kötü gözle bakıldı. Kral II.Charles döneminde serbestçe oynanmaya başlamış. 1863 yılında futbol kuralları üzerinde kesin anlaşmaya varıp İngiltere Futbol Federasyonunu kurdular. Bu tarihten sonra da Avrupa ülkelerine ve bütün dünyaya yayıldı. Modern futbol 19.yüzyılın sonlarında Türk toplumunda oynanmaya başladı. Şu an oldukça ilgi duyulan futbol, hemen hemen tüm spor dallarından önce gelir. Türkiye milli maçlarında vermiş olduğu karşılaşmalarda, bir çok başarıya imza atmış bulunmaktadır.

Eskrim

Kılıçla dövüşme sanatının çeşitli kategorilere ayrılarak ve teknolojik gelişmelerden yararlanarak uygulanmasına dayalı bayan ve erkek sporu. 1896'dan bu yana olimpiyat programlarında yer alan eskrimde İtalyan, Fransız ve Macar sporcular önemli başarılar elde ettiler. 1928'den 1960'a kadar olimpiyat şampiyonluğunu kimseye kaptırmayan tek ülke Macar'lardır

Çim hokeyi

Futbol alanı büyüklüğünde bir alanda, on birer kişilik takımların sopalar yardımı ile topu kaleye sokmak için mücadele ettikleri spor dalı. Çim hokeyi, futbolla, buz hokeyinin bir karışımıdır. Bu iki spor dalı kadar popüler olmasa da Batı Avrupa'da da bayanlar arasında, Asya ülkesinde de erkekler arasında hayli yaygındır. Bu oyunun ilk olarak eski Yunan'da oynandığı, bugünkülere benzer kurallarının da Persler tarafından konduğu sanılmaktadır. Hokeyi İngilizlerden öğrenen Hintli ve Pakistanlılar, günümüzde bu spor dalında üst sıralarda yer almaktadır. 1908'den bu yana olimpiyatlarda yer alır. (1924 hariç).

Cimlastik

Atletizm ve gösteri niteliklerini taşıyan, vücudun esnekliğine, çevikliğine dayalı çeşitli ritmik-artistik hareketlerden oluşan, bayanlar ve erkeklerin yaptığı aletli-aletsiz spor dalı. Cimnastik sporunun kökleri tarih öncesi eski çağlara kadar uzanır. Sosyologlar, insanoğlunun maymunlardaki çevikliğe özenerek ilk cimnastik hareketlerini taklit yoluyla gerçekleştirdiğini belirtirler. Cimnastik, Cin, Pers, Hindistan, Yunan ve Roma uygarlıklarında da önemli yer tutar. Bugünkü modern cimnastiğin temelleri 18.yy'da Almanya'da atıldı. Modern cimnastik, Atina'da düzenlenen 1896 olimpiyatlarından itibaren olimpiyat programlarına alındı.

Bisiklet

İnsan gücünü ise çeviren, pedal veya benzeri bir mekanizma ile çalışan iki tekerlekli motorsuz taşıt aracıyla, özel pistte, yolda veya açık arazide ferdi ve takım halinde yapılan spor dalı. 19.yüzyılda ortaya çıkan ilk bisiklet örnekleriyle başladı. 1690'da Fransız asilzadelerden Sivrac'ın yaptığı ve "Celerifere" adını verdiği iki tahta tekerlekli pedalsız bisiklettir. 1834'te İskoç Kirkpatrick McMillan pedalı icat etti. 1866'da bisiklet yaygınlaşmaya başladı. Bisiklet 1896 da ilk olimpiyatlarda yer aldı. Saate karşı yarış ise 1900'de yapıldı ve halen yarışma olarak kabul edilir.

Binicilik

At terbiyesi, engel atlama, kros gibi ana bölümlerden oluşan bayan ve erkek sporcuların bir arada yarıştığı olimpik atlı spor dalı. Binicilik sporunun tarihi, İnsanın atı ehlileştirerek binmeye başladığı ilk çağlara dayanır. 4 bin yıllık geçmişiyle en eski spor dallarından biri olarak kabul edilir. M.Ö. 688'de Yunanlılar Iskitler'den öğrendikleri biniciliği "araba yarışları" biçiminde olimpiyat yarışma programına aldılar. 16.yy'da ilk binicilik okulu İtalya'nın Napili kentinde açıldı. At ve binicilik, İslam dünyasında özellikler Türkler arasında önemli bir yer tuttu. Osmanlı İmparatorluğu döneminde köyden büyük şehirlere kadar hemen her kesimde binicilik yarışmaları düzenlendi. Sultan Abdülaziz düzenlediği yarışlar sayesinde bu spor dalına verilen önemi arttırdı. 1913'te Mahmut Şevket Paşa, Sipahiocağı'nı kurdular. Bu ocak sayesinde özellikle ordu, biniciliğimizin en önemli kaynağı haline geldi.

Binicilik

At terbiyesi, engel atlama, kros gibi ana bölümlerden oluşan bayan ve erkek sporcuların bir arada yarıştığı olimpik atlı spor dalı. Binicilik sporunun tarihi, İnsanın atı ehlileştirerek binmeye başladığı ilk çağlara dayanır. 4 bin yıllık geçmişiyle en eski spor dallarından biri olarak kabul edilir. M.Ö. 688'de Yunanlılar Iskitler'den öğrendikleri biniciliği "araba yarışları" biçiminde olimpiyat yarışma programına aldılar. 16.yy'da ilk binicilik okulu İtalya'nın Napili kentinde açıldı. At ve binicilik, İslam dünyasında özellikler Türkler arasında önemli bir yer tuttu. Osmanlı İmparatorluğu döneminde köyden büyük şehirlere kadar hemen her kesimde binicilik yarışmaları düzenlendi. Sultan Abdülaziz düzenlediği yarışlar sayesinde bu spor dalına verilen önemi arttırdı. 1913'te Mahmut Şevket Paşa, Sipahiocağı'nı kurdular. Bu ocak sayesinde özellikle ordu, biniciliğimizin en önemli kaynağı haline geldi.

Basketbol

Topu yerden 3.05 metre yükseklikteki bir çemberden geçirmeye çalışan beşer kişilik takımların elle oynadıkları oyun. Basketbol, aslen Kanadalı olan ve 39 yılını Amerika'da spor öğretmenliği yaparak geçiren Dr. James Naismith tarafından bulundu. İlk basketbol maçı 20 Ocak 1892 günü Springfield YMCA dershanesinde spor salonunda oynandı. Naismith oyunun esaslarını 13 ana maddede topladı. Ülke içindeki işbirliği ile bu oyun iki yıl içinde tüm Amerika'ya yayıldı. Amerikanlı askerler birinci dünya savaşın sırasında basketbol un Avrupa'ya yayılmasında büyük rol oynadılar.

Atletizm

İnsanoğlunun yaptığı en eski spor dallarından biri. Fiziksel güç, dayanıklılık, çeviklik, hız gibi nitelikler gerektiren; koşu, yürüyüş, atma ve atlamalardan oluşan çalışmalar, etkinlikler, oyun ve yarışmaları ifade eder. Antropologlar, sosyologlar ve spor araştırmacılarının belirlediklerine göre, insanoğlu çok eski çağlarda yaşama mücadelesi verirken atletizme başladı, Vahşi hayvanların saldırısından kaçmak ya da karnını doyurmak üzere avlayacağı hayvanları kovalamak için koşmayı öğrendi. Kendisini korumak için önce taş, daha sonra mızrak atma tekniklerini geliştirdi. Antik çağda düzenlenen olimpiyat oyunlarının ana yarışma dalını da atletizm oluşturdu. Bilinen ilk olimpiyat şampiyonu M.Ö. 776'da yapılan ilk olimpiyatın 200 metre birincisi Elisle Corebus oldu. Buna paralel olarak KIR KOŞULARI, YOL KOŞULARI, PİST KOŞULARI'dır.

Atıcılık

Barutun bulunup ateşli silahların kullanılması ile spor görünümüne kavuştu. Hayli masraflı olan bu ***** kullanma sporu 19.yüzyılın ortalarında Kuzey Avrupa ülkelerinde ve İngiltere'de başladı. Atıcılıkta ilk dünya şampiyonası 1890'da yapıldı, 1896 Olimpiyatlarının programına alındı. Atıcılık Osmanlı döneminde 1940 yılından itibaren ele alındı. Spor klüplerinin kurulması ve ordunun ilgi göstermesi ile kabul edildi.

Golf

Üzerinde doğal Ve yapay engellerden oluşan parkurlar bulunan geniş bir çim arazide, özel bir topu sopalar yardımıyla her parkur sonundaki deliğe en az sayıda sıralı vuruşla sokma esnasına dayanan açık alan sporudur. Rakibe ve skora karşı oynanmadığı için golf, her yaş, cinsiyet ve kondisyonda yapılabilen bir spordur. Golf sporunun kökenin 15.yüzyıllara indiği, bu dönemde Hollandalı denizcilerin golfa benzeyen bir oyunu aralarında ilk kez oynadıkları bilinmektedir. Flemenkçe'de "çomak" anlamına golfun daha sonra denizciler tarafından Britanya adalarına taşındığı sanılmaktadır.

Hentbol

Kapalı salonda 7, açık alanda 11'er kişilik iki takım arasında, topun elle oynanarak kaleye sokulmasına dayanan spor dalıdır. İlk kez 1927'de İstanbul'da bir açık alan sporu olarak oynanan hentbol, daha sonra yavaş yavaş Anadolu'ya da yayılarak oynanmaya başlanmıştır. Ancak Türkiye'de hentbol, voleybol ve basketbol ile birlikte 1942 yılında "Spor Oyunları Federasyonuna" bağlanınca canlanmaya başlamış, ilk hentbol ligi 1942-43 sezonunda İstanbul Hentbol Ligi adıyla kurulmuş ve o yıl Defterdar Takımı şampiyon olmuştur. 1943-44 ve 1944-45 yılları arasında ise Galatasaray şampiyonluğu elinde tutmuştur. 1945'te ilk kez düzenlenen Türkiye Şampiyonası düzenlenmiş, şampiyon da" Kara Harp Okulu"olmuştur.

Judo

Rakibe vurmaksızın denge ve güç unsurlarının kullanarak savunma yapmaya dayanan spor dalıdır. Judo, Jujutsu'dan doğan spor dallarından birisidir. Jujutsu ve Judo Çin karakteri ile yazılan kelimeler olup Ju, her ikisinde de "Yumuşaklaşmak" veya "Yol Verme", Jutsu "Sanat Çalışma", "Do" ise "Prensip" veya "Yol" anlamına gelmektedir. Jujutsu"Yumuşak Sanat",Judo zafer kazanmak için önce yol vermeyi ifade eden "Yumuşaklılık Yolu", Kodokan ise,"Yolu Çalışma Okulu" demektir. Judonun amacı,zihinsel ve ahlâki disiplin yoluyla sağlam karakterli insan yetiştirirken vücudu kuvvetli, faydalı ve sağlıklı yapmaktır. Judoda birinci kural, kuvvete karşı koymadan rakibin kuvvetinden yararlanmak, ikinci kural ise şiddet kullanmamaktır. Judocu rakibine acı vererek değil, onu acı sınırının eşiğine getirerek üstünlüğünü belirtir. Judo bu tür kuralları bedensel ve zihinsel enerjiden en üstün ve en uygun bir şekilde kullanabilme yöntemini öğretirken, bunu yaşamın her döneminde de kullanmasını sağlar

Halter

Halter sporunun geçmişi ilkel toplumlara kadar uzanmaktadır. Söz konusu dönemlerde, erkek çocukları için yapılan "ergenlik sınavında" özel bir taşı en çok kaldıran sınavı kazanmıştır. Halterin bir spor dalı olarak kabul edilmesi ve ilgi görmesi ise 18.yy. sonlarına kadar dayanmaktadır. Ancak Halterciler(Alman Eugene Sandow, Arthur Saxon ve Fransız Louis Apollon) şovmen, haltercilik de panayır ve tiyatrolarda bir gösteri biçimi olarak kabul edilmiştir.

Su topu

Havuzda 7'şer kişilik iki takım arasında oynanan, batmaz bir topu rakip takımın kalesine sokmayı amaçlayan su sporudur. Sutopu, süratli bir takım oyunudur ve oyuncuların iyi yüzücüler olmalarının yanı sıra, ciğer kapasitelerinin de çok yüksek olması gerekir.Sutopu, 1870'li yıllarda İngiltere'de ortaya çıkmış; kuralları belirlenmiş olarak ise ilk kez 1890 yılında İngiltere ile İskoçya arasında oynanmıştır. 1900 yılında da Olimpiyat Oyunları'nda yer almıştır. Sutopunun uluslararası yönetim organı, Amatör Yüzme Federasyonu'na (FINA) bağlı Uluslararası Sutopu Yönetim Kurulu olup, 1908'de kurulmuştur. 1920'li yıllarda sutopunun güç ve yetenek isteyen spor dalı olmasını sağlayan derin havuzlar kullanılmaya başlanmıştır. 1937 yılında ise FINA, sutopu oyununun tam şişirilmiş, pas yapma becerisi yüksek topla oynanmasını karara bağlamıştır

tekvando

Rakibe karşı silahsız olarak, çıplak el ve ayaklarla yapılan savunma tekniklerini içeren spor dalıdır. Tekvandonun kelime anlamı: Tae; ayak, Kwon; el, Do;yol-sanat olup, el ve ayakla savunma sanatı anlamına gelir. Fakat tekvando, sadece bir teknik ve yetenek olmayıp, aynı zamanda felsefi ve insancıl değerler toplamıdır.

SU KAYAĞI

Ayağa takılı kayaklar yardımıyla, hızla giden bir teknenin arkasına bağlı olan halata tutunarak su üstünde kaymaya dayanan açık hava sporudur. Su kayağı sporunun ilham kaynağının, karda atlar tarafından çekilen kayakçılar olduğu sanılmaktadır. İlk kez 1925 yılında ABD'li Fred Walter bu spor dalının patentini aldı. Gerçek anlamda bir spor olarak ilk kez denenmesi ise 1920'li yıllarda ABD'li Ralph Samuelson tarafından yapıldı. 1930'lu yıllarda, başta ABD olmak üzere, Avusturalya, İngiltere ve Fransa'da yaygınlaştı, 1946'da ise, dünya çapındaki en önemli karar ve yönetim organı Dünya Su kayağı Birliği "World Waterski Union" (WWSU) kuruldu. 1949 yılında su kayağın da ilk Dünya Şampiyonası yapıldı; daha sonara bu şampiyona düzenli olarak sürdürüldü.

Sörf

Uzun bir boarddan yararlanarak, dalgaların üstünde ayakta kaymaya dayanan spor dalıdır. Rüzgar ve dalganın etkisiyle yapılan ve rüzgar sörfü olarak da bilinen wındsurf'e, yelken dalı içinde yer verilmiştir.

POLO

İki takım arasında, top ve sopalar yardımıyla at üzerinde oynanan bir açık alan oyunudur. Küçük bir topu uzun soplar yardımıyla rakip kaleye atarak sayı kazanılmaya çalışılan "polo" oyununda oyuncuların hem ata binme hem de topa vurma becerilerinin çok iyi olması gerekir.

Masa tenisi

Bir masanın iki tarafındaki sporcuların ellerindeki raketler yardımıyla küçük bir topu, masanın ortasına gerilmiş ağ üzerinden karşı tarafa geçirmeye çalıştıkları spor dalıdır. Masa tenisi, 16. yüzyılda İngiltere'de yemek masalarının üzerinde lastik bir topun, rakete bezeyen kasnaklar aracılığıyla fırlatılarak oynanması sonucu tesadüfen ortaya çıktı. İlk zamanlar "ping pong" adı verilen bu oyun, 19002 yılında kurulan Ping Pong Birliği'nin, 1921-22 yılları arasında tekrar oluşturulması ile birlikte "Masa Tenisi" olarak anılmaya başlandı.

Kayak

Fiber ya da plastik maddelerden yapılmış olan kayaklarla kar üzerinde çeşitli yönlere kaymaya dayanan spor dalıdır. İnsanlık tarihi kadar eski bir spor dalı olan kayak, insanoğlunun doğa ile yapmış olduğu yaşam savaşı sonucu ortaya çıkmıştır. Tarih öncesi çağlarda insanların kışın karda batmamak amacıyla, ayaklarına bağlamış oldukları çeşitli şekillerdeki ağaç parçaları kayağın en ilkel şeklini temsil etmektedir.

voleybol

Voleybol, altışar kişilik iki takım arasında, bir alan ortasında gerilmiş olan ağ üzerinden bir topun el veya kolla vurularak karşı sahaya düşürülmesi prensibine dayalı olarak oynanan olimpik oyun.Oynayanların görevleriVoleybolun "4-2", "5-1" ve "modern 4-2" olmak üzere 3 çeşit temel taktiği bulunmaktadır. Bu taktikler aslen oyuncuların oyun sırasında aldıkları görevler ve yerleşimleriyle ilgilidir.Bu görev ve yerlere göre oyuncular 5'e ayrılır; "pasör", "pasör çaprazı", "smaçör", "orta adamı" ve "libero".PasörOyun kurucusudur. Smaçörlere ve orta oyunculara, hücum yapmaları için pas atar. Oyun kuruluşuna göre sahada 1 veya 2 tane bulunur. Yine oyun kuruluşuna göre, 2 veya 3 numarada oynayabilir.Pasör ÇaprazıPasör servise geçtiğinde öne gelen ve genellikle uzun pasla hucüm eden oyuncu. 2 numara oyuncusu da denilebilir. Bu oyuncu 4-3 taktiğinde görev alır.SmaçörSmaçörler bir takımda hücum yapan oyunculardır.Orta adamı3 numaradan oynayan ve kısa,kurşun,arkaya dolanarak tek ayakla vurulan paslarla hucüm eden elemanlara denir. Bu görevle 2 oyuncu sahada yer alır. Birisi servise geçtiğinde diğeri (yani "çaprazı") öne geçer, bu nedenle 3 numaralı bölge de sürekli hucüm bölgesidir.Taktikler5-1Tek pasör, iki smaçör, iki orta adamı ve bir pasör çaprazıyla sahaya çıkılan taktiktir. Pasör arka alana geçtiğinde, öncelikli olarak bir savunma oyuncusudur. Top pasöre gelirse, pasör topu karşılar ve pası atmakla yükümlü olan oyuncu pasör çaprazı olur, aksi takdirde pasör 3 metre içine kaçarak pasını atar ve yeniden savunma pozisyonunu alır. Pasörün arkada olduğu pozisyon takımın 3 oyuncusunun hucüm edebildiği, dolayısıyla güçlü oldukları pozisyondur.Modern 4-2İki pasör, iki smaçör, iki orta adamı ile oynanır. 4-2'den farkı, pasörlük görevinin arka alanda bulunan pasöre ait olmasıdır, öne geçen pasör, pasör çaprazı gibi oynar ve takım sürekli olarak 3'lü hucüm yapabilir..Uzun PasGenellikle 4 ve 2 numara oyuncularına atılan yüksek pastır.Kurşun Pas4 ve 2 numara oyuncularının hücumlarını hızlandırmak amacıyla atılan, file köşelerine doğru ve fileye paralel olarak atılan pastır.Kısa Pas3 numara oyuncularına atılan pastır, hızlı hücumu sağlar ve karşı takımı savunması yerine yerleşmeden yakalama amacı taşır. Yüksekliği ve zamanlamasına göre; 3 çeşidi vardır.Erken kısa3 numara oyuncusu, top pasöre ulaşmadan önce hareketlenir ve top pasörle buluştuğunda havada olur, pasör topu oyuncunun eline atmak zorunda değildir.Normal kısa3 numara oyuncusu, top pasöre giderken hareketlenir ve top pasörle buluştuğunda zıplar,topla en yüksek noktada buluşup, topa vurur.Geç kısa3 numara oyuncusu,topu almaya çalışır.Türkiye'de voleybolTürkiye'ye voleybol, ilk defa 1919 yılında Amerikalılar tarafından getirilmiştir. Türk okullarında bu sporu ilk olarak başlatan öğretmen Selim Sırrı Tarcan'dır. Okullararasında ilk şampiyona 1924 yılında yapılmış ve liselerarasında ilk şampiyonlukları erkeklerde Kabataş Sultanisi,kızlarda ise İstanbul Kız Lisesi kazanmıştır

Tenis

Tenis, raketle iki kisi ya da iki kisilik iki takim arasinda oynanan bir spordur. Oyuncular raketleri ile içi bos lastik topu ag (net) üzerinden rakibinin sahasina (kort) atmaya çalisirlar.
Ingiltere’den 1800lerde ilk olarak oynanmaya baslayan oyun, öncelikle Ingilizce konusulan ülkelerde yayilmistir. Tenis bugün bir olimpiyat sporu olup, her seviyeden, her yastan ve her ülkeden oyuncusu bulunmaktadir.
Tenis dikdörtgen düz bir yüzeyin üzerinde genellikle betonda, balçikta veya çimin üzerinde oynanir.Tekler maçlarinda kort 23.77 metre uzunlugunda ve 8.23 metre enindedir. Kortun eni çiftler maçlarinda 10.97 metreye çikartilir. Kortun etrafindaki fazladan kalan alan ise oyuncularin kaçan toplarini alabilmesi içindir. Kortun eninden gerilmis olan net sinir çizgisini iki esit parçaya böler. Net destegin 1.07 metre uzunlugunda ve merkezin 914 milimetre yüksekligindedir.
Oyuncular veya çiftler nette karsilikli bir biçimde durur. Bir oyuncu servisi uygular ve netin karsisindaki oyuncu(lar) yani rakib(ler)i alicidir. Servis kortun iki yarisi arasindan degisir.Her bir puan için, servis atan kisi sinir çizgisinin arkasinda, orta isaret ile yan çizgi arasinda durur. Alici onun tarafindaki netten istedigi yerde durabilir ama genellikle servis kutusunun arkasindadir. Alici hazirsa servis atan atar.Mesru olarak top nete degmeden üstünden rakiplerinin çaprazi sahasina iner.Top eger servis atarken disari çikarsa aut olur ve servisi atan kisi puan kaybetmis olur.

Spor dalları

  • TENİS
  • VOLEYBOL
  • KAYAK
  • MASA TENİSİ
  • POLO
  • SÖRF
  • SU KAYAĞI
  • TEKVANDO
  • SU TOPU
  • HALTER
  • JUDO
  • HENTBOL
  • GOLF
  • ATICILIK
  • ATLETİZM
  • BASKETBOL
  • BİNİCİLİK
  • BİSİKLET
  • CIMNASTIK
  • ÇİM HOKEYİ
  • ESKRİM
  • FUTBOL
  • KANO
  • KÜREK
  • KIŞ SPORLARI
  • OKCULUK
  • YELKEN
  • YÜZME

sporun faydaları

Ergenlik çağına erişenler için oyun boşuna geçirilen bir zaman olmasına rağmen, 'çocuklar için çok önemli ve yerinde bir hareket sayılmalıdır. Oyuna dalan bir çocuk, fiziksel yapısıyla birlikte düşünme ve muhakeme yeteneğini geliştirir, problemlerin çözümünde, ferdî ve içtimai görevlerde belli bir olgunluk ve pratiklik kazandırır. Ailenin ve sosyal çevrenin büyük rol oynadığı okul öncesi dönem, çocuğun ruh ve zeka gelişimi için gerçekten çok önemlidir. Bu dönemde çocuğun içinde bulunduğu oyun ortamı, onun ideal olgunluk derecesine ulaşmasına zemin hazırlar. Tecrübe ve birikimini arttırarak gelecek için olgun ve şahsiyetli bir yapı kazanmasını sağlar. Bu yüzden oyun bir zaman kaybı/israfı şeklinde değil, çocuğun gelişimi için kaçınılmaz bir esas olarak değerlendirilmelidir. Çocuklarını evde veya komşu çocuklarıyla beraber oyun oynamaktan mahrum eden ana babalar, onları, sadece gelişebilmeleri için şart olan temel ihtiyaçlarından mahrum etmiş olmaktadırlar! Netice itibariyle oyunun faydalarını maddeler halinde şu şekilde sıralamak mümkündür. 1- Fiziksel boyut: Canlı ve hareketli bir oyun, kas ve pazıların gelişimi için zarurettir. 2- Pedagojik boyut: Oyun, çocuğun birçok araç ve gereci öğrenmesine yol açar. Oyun esnasında çocuk çeşitli şekiller, renkler, hacimler ve giysiler tanır. Diğer kaynaklardan elde edemediği birçok bilgiyi çok defa o sırada görerek öğrenir. 3- Sosyal boyut: Oyun esnasında çocuk, diğer çocuklarla nasıl sosyal ilişkiler kuracağını, yardımlaşma ve dayanışma esaslarını ve yetişkinlerle nasıl hareket edeceğini öğrenir. Peygamberimizin Sünnetinde Çocuk Eğitimi 4- Ahlâki boyut: Oyun esnasında çocuk, ilk aşamada doğru ve yanlış kavramlarını, adalet, doğruluk, dürüstlük, emanet ve centilmenlik gibi temel değerleri öğrenir. 5- Üretici boyut: Oyun vasıtasıyla çocuk, üretici gücünü ortaya koyabilir ve aldığı fikirleri deneyebilir. 6- Kişisel boyut: Oyun esnasında çocuk kendisiyle ilgili birçok şeyi keşfedebilir. Arkadaşlarıyla olan münasebetlerinde kendisinin güç ve yeteneğini tanır, kendisini onlarla karşılaştırır. Ayrıca problemlerini ve bunların üstesinden nasıl gelebileceğini öğrenir. 7- Tedavi boyutu: Oyun vasıtasıyla çocuk, çeşitli baskılar sonucu doğan stres ve gerilimi üzerinden atar. Bu yüzden birtakım baskı ve yaptırımların fazlasıyla uygulandığı evlerden gelen. çocuklar, diğer çocuklara nispetle daha çok oynarlar. Ayrıca oyun, kin ve düşmanlığı bertaraf etmek için en güzel yoldur.

Yetişkinlerin Çocuklarla Oyun Oynaması
İslam ümmetinin önderi olan Rasûlullah'ın (s.a.v.), çocuklarla birlikte oyun oynadığını gösteren birkaç hadis sunmak istiyoruz. Tabiî Hz. Peygamber'in (s.a.v.), ana babaları ve yetişkinleri eğitmek, onların da kendisine uyarak çocuklarıyla beraber oynamalarını sağlamak için bunu yaptığını biliyoruz. Konuyla ilgili rivayetler şunlardır: a) Ebu Eyyûb Ensârî anlatıyor: Rasûlullah'ın (s.a.v.) yanına girmiştim. Hasan ile Hüseyin Hz. Peygamber'in (s.a.v.) önünde ya da kucağında oynuyorlardı. Ben: - Onları seviyor musun ya Rasûlullah? dedim. Bunun üzerine O: - Nasıl sevmem onları? Onlar benim dünya fesleğenlerimdir; onları koklarım, buyurdu. (621) b) Ömer b. Hattab diyor ki: Hasan ile Hüseyin'i Peygamber'in (s.a.v.) iki omzunda gördüm. Ben: - Altınızdaki at ne güzel! dedim. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.): - Ne güzel atlıdır onlar! buyurdu. (622) c) Berâ b. Âzib anlatıyor: Rasûlullah (s.a.v.) namaz kılarken Hasan ile Hüseyin veya onlardan birisi gelir sırtına binerdi. Peygamber (s.a.v.) başını (secdeden) kaldırdığında eliyle onu tutardı. (Namazı tamamladıktan sonra): - Ne güzel binittir sizin binitiniz! buyururdu. (623) d) Câbir (r.a.) anlatıyor: Rasûlullah'ın (s.a.v.) yanına girmiştim. Hasan ile Hüseyin sırtına binmiş elleri ve dizleri üzerinde yürüyor ve şöyle diyordu: "Ne güzel devedir sizin deveniz. Ne güzel yüklersiniz siz!" (624) e) Hz. Aişe diyor ki: Habeşliler mescitte oynuyorlardı. Rasûlullah (s.a.v.) bana perde oldu da onların oyunlarına bakıp seyrediyordum. Böylece seyretmeye devam ettim. Nihayet bakmaktan ayrılan ben oldum. Oyun ve eğlenceye düşkün genç yaştaki bir kızın bunu ne ölçüde arzu edeceğini artık siz takdir edin! (625) Bu rivayetlerde Hz. Peygamber'in (s.a.v.), torunları Hasan ile Hüseyin başta olmak üzere çocuklarla çeşitli oyunlar oynadığı görülmektedir. Böyle yapmakla Rasûlullah (s.a.v.) oyunun çeşitliliği düşüncesini göstermiş oluyordu. Ayrıca Rasûlullah'ın (s.a.v.), daha canlı ve istekli oynamaları için oyuna katılan çocukları övdüğü, takdir ve tebrik ettiği de görülmektedir. Böylelikle onlar, bıkmadan ve usanmadan severek oyunu sürdürecekler, aynı anda hem beden hem de rûhî gıdalarını almış olacaklardır
Öğrenci ve Velilere Önemli Bir Hatırlatma;
Sevgili öğrenciler-Veliler; OKS ve ÖSS sonuçlarınız açıklandı, tercihlerinizi yaptınız. Sonuçları hep birlikte bekliyoruz Tercih neticeleri pek yakında bildirilecek. Kazananlar sevinecek, kazanamayanlar üzülecek. Yine bu aşamada da çok isabetli kararlar vermek zorundayız. OKS yi kazanamayanlar, çevrenin en iyi tanınmış lisesine kaydolmalı, sonra da sürekli DERSHANE desteği alarak LİSE’yi Fen-Anadolu Liseleri seviyesinde bitirebilmek imkanını yakalayabilirsiniz. ÖSS’yi kazanamayanlar sıradan bir üniversiteye kaydolmayı tercih etmemelidir. Çünkü üniversite bitiminde de sizi büyük sıkıntılar beklemektedir. İş bulmak, geleceğe güvenle bakmak, topluma faydalı hizmetler vermek muhakkak ki kaliteli bir üniversiteyi bitirmekle mümkündür. O halde; bir yılınızı daha feda ederek sınavlara yeniden hazırlanmak daha mantıklı bir kadar olacağı düşüncesindeyiz. “VATAN DERSHANELERİ” her yıl olduğu gibi uzman ve deneyimli kadrosuyla sınırsız doküman, bol deneme sınavı ve etkin rehberlik hizmetleriyle sizlere hizmet vermeye devam edecektir. Dershane arayışında ucuzluğa değil, öğretmen kadrosuna, rehberlik ve disiplin sistemine, haftalık etüd ve ders saati sayılarına bakılarak karar verilmelidir. Aksi takdirde üniversiteyi kazanamama sendromu her yıl tekrarlanabilir. Yeni dönemler için dershaneye kayıt konularında da hassas olun, kayıtsız kalmayın
“Sizin çok şey istemek hakkınız.”

Sporun önemi

Spor yaparak stresle mücadele etmek mümkündür. Sporun iki yönden yararı vardır; hem vücuttafizyolojik değişikliklere neden olur, hem de psikolojik açıdan destek verir.Sporun fizyolojik yararları* Spor yaptıkça, akciğerlerdeki esneklik artarEsnek bir akciğer, her nefes alışımızda daha çok oksijen almamızı kolaylaştırır. Böylece, hücreleredaha çok oksijen ulaşabilir. Özellikle stresli durumlarda artan oksijen ihtiyacımızı karşılamakaçısından, akciğerin, sistemimize destek verme kapasitesinin artması önemli ölçüde yardımcıolabilir.* Düzenli spor yapan kişilerin dinlenme halindeki kalp atım hızı, spor yapmayan kişilere oranla dahadüşüktür.Düzenli spor yapan kişi, stres altındayken, kalp atışları spor yapmayan kişilerden daha düşükdüzeyde kalır ve yavaş yavaş yükselir. Halbuki, vücudu hareketsizliğe alışmış bir kişinin kalpatışları aniden fırlayabilir.Birdenbire başlayan bir kavgada veya sinir bozucu bir haber aldığımızda, daha önceden sözü edilenadrenalin hormonları, bol miktarda serbest bırakılır. Bunun sonucunda, dinlenme halindeki kalp atımhızı yükselir. Kondisyonlu bir vücutta, adrenalin hormonlarının serbest bırakılma oranlarını denetimaltına almak, dolayısıyla kalp temposunun iniş-çıkışlarının aşırıya kaçmamasını sağlamakkolaylaşır.Kalp atışlarının düşük kalabilmesinin önemi, özellikle bir şok anında fark edilebilir. Düşük kalpatışları, aniden çok yükselebilecek olan kalp atışları yüzünden gerçekleşebilecek bir kalp krizinekarşı bir önlemdir.Ayrıca, kişi stres altındayken kalp atışları düşükse daha sakin kalabilir veduygularını daha rahat kontrol altına alabilir.* Spor yaparken endorfin hormonları üretilirGenellikle, yapmakta olduğumuz sporu en az 30 dakika devam ettirdikten sonra, endorfin hormonlarısalgılanır. Endorfinin vücuttaki işlevi morfine benzetilmektedir. Hem doğal bir ağrı kesici, hem deyatıştırıcı niteliği vardır.* Yorucu ve stresli bir iş gününün sonunda spor yapmak, gün boyunca stresin yarattığı etkilerdenarınmamıza yardımcı olur.Stresli bir günü sonunda, vücutta büyük bir olasılıkla adrenalin hormonları birikecektir. Vücutta buhormonlardan gereğinden fazla olduğu sürece rahat etmemiz ve sakin olmamız oldukça zordur.Yapılan araştırmalar, spor sonucunda hızlanmakta olan metabolizmanın, adrenalin hormonlarından dahaçabuk kurtulmamızı sağladığını göstermektedir. Ayrıca, kişinin iş yerindeyken sinirlenmesine,üzülmesine yada endişe etmesine neden olan olayları aklından çıkarmasına yardımcı olabilir. Böylece,akşam yemeğinde de surat asmamış oluruz!Yarım saat spor yaptıktan sonra, vücudumuzda serbest bırakılmaya başlanan endorfin hormonları, dahaönceden söz ettiğimiz gibi, bizi yatıştırır ve rahatlatır. Sağlık açısından bu, sinirlerimiziyatıştırmak için alabileceğimiz ilaçlardan çok daha mantıklı bir çözümdür.Sporun, ilaçlardaki gibi sağlığımıza dokunabilecek hiçbir yan etkisi olmaması bir yana, artıkhepimizin bildiği birçok yararı da vardır. Başka bir deyişle, hem ilaçlara olan bağımlılığımızınazalması, hem de vaktimizi iyi değerlendirmenin verebileceği haz duygusu, günün sonunda sporabaşvurmamız için yeterli nedenlerdir.Sporun psikolojik yararları*Kronik psikolojik stresin birikmesini önlerBu tür stres hem tansiyon, hem de kalp rahatsızlıklarını artırabilecek risk faktörüdür.(55)*Uykusuzluktan kurtulmamızı sağlarUykusuzluk çekmek, stresin neden olabileceği tipik sonuçlardan birisidir. Uykusuz kaldıkça, streslebaş edebilmemiz de zorlaşır. Düzenli spor yapmak, geceleri daha rahat uyumamızı sağlayarak uykualışkanlığımızı normal akışına sokabilir.Uykumuzu almak, stresli durumlara karşı dayanıklı olmamızayardımcı olur.*Ruhsal açıdan bizi çok rahatlatırİnsan spor yaparken problemlerini, dertlerini ve sıkıntılarını unutup, kısa bir süre için de olsa,yaptığı etkinliğe konsantre olur.Ayrıcai yararlı bir uğraş olduğu için, kişi kendisiyle gururduymaya başlar. Sıkıntı, yerini başarı duygusuna bırakır. Spor yapmak özellikle, güvensizlikten veyaboşluktan kaynaklanan stres ve bunalımdan kurtulmaya yardımcı olur.*Futbol gibi bir takım sporu yapılıyorsa, kişi hem sosyal iletişim kurar, hem de ortak bir hedefiçin takımıyla birlikte mücadele verir.Diğer takımı yenmek olan bu hedef gerçekleşirse, büyük bir heyecan, mutluluk, gurur ve başarınıngetirdiği duygular yaşanır. Şayet yenilgi ile sonuçlanacak olursa, bir sonraki maça kadar ortak birhedef uğruna çalışmaya devam edilecektir. Kişi, tek başına yapılan sporlarda da kendine buna benzerhedefler koyabilir

Spor nedir?

por nedir, Spor Hakkında, Spor Tanımı, Kısaca Spor Ne demektirEvrensel kültürün bir parçası, dünyada dili, ırkı, dini farklı insanları birleştiren önemli bir vasıtadır. Dünya barışına katkı sağlayan bir etkinliktir diyebileceğimiz gibi çağımız sporunu, fiziksel faydalarının yanı sıra insanların ruhsal sağlığını da olumlu etkilemek, sosyal ve moral kazançlar sağlamak amacı ile yapılan hareketler topluluğu olarak da tanımlayabiliriz.Britannica ansiklopedisi spor’u <> olarak tanımlamaktadır. Spor bir yandan popüler ve yaygın oluşuyla diğer yandan genç kuşaklar ve çeşitli sınıf üzerinde etkisiyle önemli bir toplumsal olgudur. Kimi için bir eğlence, saygınlık, dinlenme kaynağı olan spor, kimi içinde bir kazanç yada sömürü kaynağı olmaktadır.Kapitalist toplumlarda spor; ya bir boş zamanları değerlendirme etkinliği yada kazanç aracı olarak ortaya çıkmakta ya da spora daha çok bu gözle bakılmaktadır. Bu toplumların sınıfsal niteliğine bağlı olarak spor; egemen güçlerin elinde onların çıkarları doğrultusunda kullanılmaktadır. Örneğin; Hitler Almanya’sındaki gibi…Bazılarına göre boş ve gereksiz bir uğraş, bazılarına göre ise üretken olmayan nefretle bakılan ve gerekli bir uğraşıdır. Örneğin; Sporun şeytan işi olduğu söylenmiştir.Aslında bu farklılığın nedeni sınıflı toplumlarda spor alanında ortaya çıkan eşitsizlikler ve bazen de sporun kötüye kullanılmış olmasıdır.Spor; çocukluk yıllarında bir oyun biçiminde ortaya çıkar ve bir enerji birikiminin ortaya çıkmasında aile ortamı dışında bazı ilişkilerin ortaya çıkmasına neden olur. Aile ortamına yada toplumsal ortama uyum sağlayamayan gençler spora yöneldikleri zaman psikolojik boşalım nedeniyle rahatlamakta dengeli bir kişiliğe kavuşmaktadır.Spor; kolektif bir uğraşı olmak nedeni ile insanlar arası ilişkilerin gelişmesine ve toplumsal katılımın artmasına hizmet eder. Aynı zamanda özgürlük bilincinin yerleşmesine de katkıda bulunur. Spor toplumun yapısına ve yöneticilerinin spor politikasına bağlı olarak kitleler arasındaki olumlu ya da olumsuz birikimlere neden olabilir. Aynı zamanda kişiler arasında iş birliğini ve dayanışmayı da arttırır.